AĞUSTOS: TÜRK'ÜN ZAFER AYI
01 Ağustos 2019, Perşembe 16:22Türk milleti tarih boyunca zaferden zaferlere koşmuş, çoğu kıtaya düzen getirmiştir. Buna ek olarak da kendi tarihindeki dönüm noktası teşkil eden zaferlerin büyük çoğunluğu da ağustos ayı içinde kazanılmıştır. İnsanın bu aya ismini neden bir Türk değil de bir Roma imparatoru olan Augustus vermiştir diye hayıflanası geliyor. Tarihteki çoğu büyük adım da böylece bu ayda atılmış olmaktadır. Çünkü Türk' ün zaferleri hep bir dönüm noktası olmuştur.
Söz gelimi Malarzgirt Meydan Muhaberesi… Türk için hazırlanan bir coğrafya olan Anadolu'ya kesin girişimizin başlangıcı… 26 Ağustos 1071. Büyük Selçuklu ordusu ile içeriden yıkılmış bir Bizans ordusu Malarzgirt ovasında karşılaşmışlar. Ancak Bizans' ın kendine olan boş güveni Sultan Alparslan'ın karşısında bir anlam ifade edememişti. Ki Bizans zaten Selçuklu tarafından hep bu savaştan önce de muhasara edilmişti. Hem açıkça savaşarak hem de içeriden oyarak. Bizans işte bu haldeydi… kendi topraklarını bile koruyamayan bir devlet konumundaydı. Onun için Sultan Alparslan' ın Anadolu' yu alması o kadar da zor olmadı. Bizans' ın içindeki Peçenek karındaşlarımız da savaş sırasında bizim saflarımıza geçmişti. Para ve iman karşı karşıyaydı, millet sevgisi ne de olsa imanın bir parçasıydı
Aynı imanın değişmez unsurlar bundan 850 yıl sonra Anadolu' nun içlerinde yine aynı Yunan' a karşı duruyor ve 23 Ağustos Sakarya Meydan Muhaberesi ile kazanılamamış zaferlerle geçen yıllarlın makus talihini yenmiş oluyor yine 30 Ağustos' ta Büyük Taarruz ile Yunan' ı Yunanistan' a hapsediyorduk. İşte bu imana dikkat çeken Prof. Dr. Zekeriya Kitapçı
ALPARSLAN VE ATATÜRK MALAZGİRT VE BAŞKOMUTANLIK MEYDAN MUHAREBELERİ İKİ ZAFERİN KADER SIRLARI adlı makalesinde şu satırlara yer veriyordu:
“Her iki zafer de dünya siyasî tarihinin mecrasını değiştirmiş ve Türk Devleti olmadan rahat bir Avrupa ve Orta Doğunun olamayacağını ortaya koymuştur. Ayrıca Türk varlığı dünyanın bu en kritik bölgesinde Orta Doğuda en müessir bir denge unsuru haline gelmiştir. Bugün bile “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” prensibi ile hareket eden ve iki binli yıllarda 70 milyon olması beklenen güçlü, gelişmiş bir Türkiye dostlarına ümit, düşmanlarına ise korku ve endişe kaynağı olmaktadır.
Bütün bunlar, ebet müddet Türk Devleti ve ebediyete kadar akıp gidecek Türk millî varlığının devamı içindir. Ebediyet yolunda kahraman ordumuzun kazandığı zaferler, o ulu yolu aydınlatan milli meşalelerimizdir. Bu, dün böyle olduğu gibi, bugün de böyle olmuş, yarın da böyle olacaktır. Ne yazık ki böylesine ulu gaye ve yüksek neticeleri olan Malazgirt Meydan Muharebesine sömürgeci bir zihniyetle bakan sözüm ona yerli aydınlarımız vardır. Ancak onlar unutmasınlar ki,
Malazgirt zaferine bir istila hareketi gözü ile bakanları, ne Alparslan ve ne de Atatürk'ün yüce ruhu hiç bir zaman affetmeyecektir. “Ne Mutlu Türküm Diyene” ve bunu söylemenin gururunu duyana.”
Ve ayrıca ulu Selçuklu' dan sonra kurulan Osmanlı kendini doğuda da batıda da hakim kılmak istemişti. O yüzden doğuda büyük seferler yaptı. Fatih Uzun Hasan' ın üzerine 11 Ağustos 1473 yılında Otlukbeli' nde yürüdü ve doğuyu tehdit eden, Trabzon Rum İmparatorluğu ile akrabalığı olan bu Türk beyliğini sınırlarına katıp Anadolu' yu Osmanlı yurdu yapmak için büyük bir adım atmış oldu.
Hakeza torunu Sultan Selim de doğuya seferler düzenledi ve bunlar İran ve Mısır odaklı seferlerdi. 23 Ağustos 1514 yılında Çaldıran' da Sultan Selim Şah İsmail' i çok ağır şekilde mağlup etti. Yine bir kardeş kırgını yaşanıyordu ne de olsa farklı devletler olsa da doğunun tek hakimi vardı o da Türkler idi.
Yine 24 Ağustos 1516 yılında Memlük Sultanı ile Sultan Selim Mercidabık' ta savaştı. İki Türk hükümdarının kardeş kavgasında kazanan yine Sultan Selim oldu. Memlük Sultanı Gansu Gavri şehit oldu. Artık Ortadoğu' nun kapıları Osmanlılara tam olarak açılmıştı, hedef Mısır idi.
Yine ağustos ayında, 29 Ağustos 1521' de Yavuz' un torunu Kanuni Sultan Süleyman Belgrad' ı fethetti. Macarlar artık Osmanlı tebaasıydı.
Kanuni' nin Macarların üzerimne yürüdüğü bir başka sefer olan Mohaç 29 Ağustos 1526 ' da gerçekleşmiş ve tarihteki en kısa süren savaş ve en ağır yenilgi olarak kayıtlara geçmiştir. Türklerin durdurulamayacağı bir daha ispatlanmıştır.
Kanuni' nin oğlu Sultan 2. Selim de 1 Ağustos 1571' de Kıbrıs'ı fethederek Akdeniz' de tam bir Türk hakimiyeti sağlandı. Ancak 400 sene sonra tekrar fethedilmesi gerekecekti.
İşte Türk hep bilindiği şekilde yine zaferler kazanmış ve dünyanın tarihini baştan yazmıştır.
Okunma Sayısı: 8085
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.