Muğla
26 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    28.59
  • EURO
    30.52
  • ALTIN
    1783.9
  • BIST
    7768.17
  • BTC
    36743.46$

Sa­na­tın Mer­ke­zin­de Renk

27 Mayıs 2022, Cuma 10:52

“Renk kendi ba­şı­na bir şey an­la­tır, bun­suz ya­pa­maz insan.”
19.yüz­yı­lın or­ta­la­rı­na ge­lin­di­ğin­de Go­et­he'nin renge dair fi­kir­le­ri Fran­sa'da sanat li­te­ra­tü­rü ta­ra­fın­dan be­nim­sen­miş­ti ve Blanc ta­ra­fın­dan kul­la­nıl­dı. Chev­re­ul ilk defa renk fik­ri­ni ev­ren­sel bir dil ola­rak for­mü­le eden­ler­den­di. (Gage, 1993:247)
1890'larda bir eleş­tir­men Na­tü­ra­lizm, Ple­ina­irism, Sim­ge­ci­lik, İzle­nim­ci­lik, Pu­an­ti­list­ler ve hangi 'izm' olur­sa olsun tümü için Go­et­he'ye baş­vu­ru­la­bi­le­ce­ği­ni öne sürer. (Gage, 1993: 207) 19. yüz­yı­lın so­nun­da renk bir mer­kez ol­muş­tur ve bu mer­kez çer­çe­ve­sin­de bazı kent­ler Av­ru­pa­lı res­sam­la­rın ve iz­le­yen­le­ri­nin meş­gu­li­yet ala­nı­dır.
İzle­nim­ci­le­rin açık hava re­sim­le­ri gibi İsviç­re­li Ar­nold Böck­lin ben­ze­ri Sim­ge­ci­le­rin ka­pa­lı mekân re­sim­le­ri de gi­de­rek daha güçlü renk­ler­de ısrar ede­rek mo­dern sa­na­tın ka­rak­te­ri­ni ver­me­yi ga­ran­ti edi­yor gö­rün­mek­te­dir.
Eleş­tir­men Wal­de­mar von Se­id­litz “han­gi­si­ne bak­ma­ya uğ­ra­şır­sak uğ­ra­şa­lım 1900'deki renk­le­rin zen­gin­li­ği için kesin olan ça­ba­la­ma­nın 19.yüz­yıl so­nun­da her yerde or­ta­ya çık­tı­ğı­nı yazar.
Renk psi­ko­lo­ji­si üze­ri­ne Karl Sc­heff­ler'in 1901 gibi erken bir ta­rih­te ka­le­me al­dı­ğı ve Kan­dinsky'nin üze­ri­ne dik­kat­le­ri çek­ti­ği ma­ka­le­sin­de Alman eleş­tir­men şunu gö­rü­yor­du: “Za­ma­nı­mız di­ğer­le­rin­den daha fazla geç­mi­şin form­la­rı üze­ri­ne ku­ru­lu­dur, için­de ren­gin öz­gür­leş­ti­ği bir resim tü­rü­nü üre­tir.” (Gage, 1993: 247)
20. yüz­yı­la gi­rer­ken renk, tem­si­li ol­ma­yan sa­na­tın ön­cü­lü­ğü­nü sağ­la­ya­cak­tı. Ge­le­nek­sel sanat Ne­w­ton­cu uzam ve za­man­da bir­li­ğe da­ya­lı iken mo­dern sanat renk­ler ve çiz­gi­ler tü­me­li­dir. Nesne ile özne ara­sın­da­ki me­sa­fe or­ta­dan kal­kar, sanat, ya­ra­tı­cı­sı­nın ey­le­mi ha­li­ne dö­nü­şür. Böy­le­ce ger­çek, mut­lak değil de­ğiş­ken­dir.
Res­min üç boyut ya­nıl­sa­ma­sı ol­ma­yıp iki bo­yut­lu bir düz­lem ol­du­ğu ve bir be­tim­le­me aracı değil salt kendi ol­du­ğu, de­ğe­ri­ni kendi ol­mak­la ta­şı­dı­ğı ger­çe­ği 20. yüz­yıl sa­na­tı­nın öz­de­ki plas­tik yak­la­şı­mı­dır. (Mul­ler, 1972) Sa­na­yi devri ve son­ra­sın­da da sa­vaş­lar çağı olan 20. yüz­yıl­da yeni, em­sal­siz bir gör­sel öz­gür­lük çağı açıl­mış­tı. Ma­tis­se'in ça­lış­ma­sın­da gör­dü­ğü­müz bu öz­gür­lük daha çok başka tür bir ya­ra­tı­cı sınır id­di­asın­day­dı.
Gör­sel sa­nat­la­rın pek çok ala­nın­da ta­sa­rım­cı ve sa­nat­çı­la­rın can­lan­dır­dı­ğı renk­le­rin ay­rı­ca­lı­ğı­na dair bir inanç doğ­muş ve geniş şe­kil­de pay­la­şı­lır hale gel­miş­ti. Bu inanç, büyük öl­çü­de hızla ço­ğa­lan renk te­ori­le­ri­ne du­yu­lan büyük il­gi­den, ay­rı­ca renk psi­ko-fiz­yo­lo­ji­si üze­ri­ne yeni bul­gu­lar­dan kay­nak­la­nı­yor­du. 19. yüz­yı­lın az ge­liş­miş renk sis­tem­le­ri­ne şimdi daha fark­lı ve geniş ola­rak Al­man­ya'da Os­t­wald, Ame­ri­ka'da Mun­sell şe­ma­la­rı ek­le­ni­yor­du. İkisi de rengi be­lir­le­me­de yeni psi­ko­lo­jik test tek­nik­le­ri­ni temel alı­yor­lar­dı ve renk iliş­ki­le­ri­nin bazı ev­ren­sel ya­sa­la­rı­nı or­ta­ya koy­du­lar. (Gage, 1993: 247)
Diğer ka­nat­ta Doğu ina­nış ve sa­nat­la­rı­nın, bu sa­nat­la­rın rengi de­ğer­len­di­riş üs­lup­la­rı­nın büyük et­ki­si yer aldı. Te­ozo­fik deney, bulgu ve ina­nış­lar da ren­gin özel­lik­le sim­ge­sel an­la­mı­na du­yu­lan il­gi­yi bu yüz­yıl­da tek­rar gün­dem ha­li­ne ge­tir­di.
Baş­lan­gı­cın­dan iti­ba­ren renk sim­ge­ci­li­ği­ni be­lir­le­yen ana etmen inanç­tır. Sim­ge­sel ifa­de­yi in­ce­ler­ken, in­san­lık ta­ri­hi­nin aynı za­man­da bir din­ler ta­ri­hi ol­du­ğu ger­çe­ği­ni göz önün­de bu­lun­dur­ma­mız ge­re­kir. (Mil­li­yet, 1991:5)
İnsa­noğ­lu, ken­di­si­ni din­sel inan­cıy­la ifa­de­ye baş­la­dı­ğı Pa­le­oli­tik Dö­nem­de ren­gin tıl­sı­mı­na inan­mış­tı. “Tarih ön­ce­si de­vir­ler­de renk­le­rin sa­de­ce sem­bo­lik de­ğer­le­ri vardı. Fi­kir­le­ri, dinî ya da mi­to­lo­jik sim­ge­le­ri or­ta­ya koy­mak ya da top­lum­sal sı­nıf­la­rı be­lir­le­mek için renk sim­ge­ci­li­ği kul­la­nı­lır­dı.”(Itten, 1973: 17) Ma­ğa­ra re­sim­le­ri, ko­lek­tif bi­linç­dı­şı­na bağ­la­nan dini, kül­tü­rel bir dav­ra­nış ola­rak açık­lan­mak­ta­dır. (Mü­la­yim, 2006: 245) Antik Dö­nem­de fel­se­fi dü­şün­ce­yi gi­zem­ci­lik­ten ayır­mak müm­kün de­ğil­dir. Pyt­ha­go­ras, Pla­ton, Aris­to­te­les ve Pli­ni­us'un renk te­ori­le­ri Me­zo­po­tam­ya­lı gök­bi­lim­ci­le­rin ve Mı­sır­lı Her­me­tiz­min et­ki­si al­tın­da ge­liş­miş­tir. (TRT, 2014: 2. ve 3. Bö­lüm­ler) (Tanrı bağı, 2010)
Mı­sır­lı­lar antik dö­ne­min en büyük renk te­oris­yen­le­ri idi. Or­ta­çağ sa­na­tın­da renk kul­la­nı­mı onun sim­ge­sel gü­cün­den ötürü daima inanç­la il­gi­li bir me­se­le­dir. Or­ta­çağ'ın so­nu­na kadar sa­na­tın et­kin­lik alanı daima inanç­tır.
Bun­dan sonra da Rö­ne­sans ve ras­yo­na­list gö­rü­şün -baş­lan­gı­cın­da çok da kes­kin ol­ma­yan fakat Ay­dın­lan­ma fel­se­fe­si ile do­ru­ğa çı­kar­dı­ğı- laik tavra kar­şın inan­cın sanat üze­rin­de­ki et­ki­si­nin Barok, Ro­man­tik ve Sim­ge­ci akım­lar ve İde­alist fel­se­fe doğ­rul­tu­sun­da ke­sin­ti­siz sa­yı­la­bi­lecek bir de­vam­lı­lı­ğı ol­du­ğu­nu söy­le­ye­bi­li­rim.
19.yüz­yı­lın öncü sa­nat­çı­la­rı bo­zul­ma­mış bir dün­ya­nın, uzak di­yar­la­rın, hızla mo­dern­leş­mek­te olan Batı top­lu­mu­na yan­sı­yan sa­nat­la­rı­nın yalın renk di­lin­den yoğun şe­kil­de et­ki­len­miş­ler­dir.
20. yüz­yıl renk­çi­le­ri ben­zer şe­kil­de temel kav­ram­lar üze­ri­ne ku­ru­lu bir biçim dili kul­la­nan ilkel sa­na­tın et­ki­sin­de­dir. “İlkel top­lum­lar­da ne bilim var­dır, ne de sanat; yal­nız­ca büyü var­dır.” (Thom­son, 1998: 25)
20. yüz­yıl sa­nat­çı­sı ren­gin ar­ke­ti­pal bir simge ol­du­ğu­nun artık far­kın­da­dır. İlkel sa­na­tın renk gü­cü­nü psi­ko - fiz­yo­lo­jik etki için kul­la­nan öncü res­sam­lar bu sa­ye­de ça­lış­ma­la­rı ile iz­le­yi­ci ara­sın­da­ki re­zo­nan­sı sağ­la­mış­lar­dır.


Okunma Sayısı: 1318

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.